Perşembe, Ocak 23

Gitme!...


Elinde kalem, önünde çizgisiz defter, öylece duruyordu masanın başında...

Derdi yazamamak değildi. Tek endişesi düz sayfada eğri yazmaktı. Hiç becerememişti şimdiye kadar çizgisiz bir sayfaya düz yazmayı.

Eğer eğri yazarsa, yazdıkları o rampadan aşağı kayacak, anlamsızlaşacaktı. Biliyordu... Tüm duyguları düz sayfada yuvarlansın istemiyordu...

Evde hiç çizgili kağıt da yoktu üstelik, sayfanın altına koyup düzgün yazabilsin...

Bilgisayarda yazabilirdi aslında, ama o zaman sayfaya dökmeye çalıştığı duygularının ruhu olmayacaktı.

Endişeli endişeli başladı yazmaya... ama endişesi o kadar yansıdı ki yazdıklarına, duygular yerleşemedi bir türlü cümlelerin üzerine ve üstelik her zamankinden daha da yamuktu yazdıkları...

Konuşmayı becerebilseydi eğer, karşısına çıkar, dudaklarında yüklerdi ruhu kelimelere...

...ama bu noktaya gelmenin sebebi buydu zaten. “Gitme” sözcüğüne bir anlam katamamıştı. Öylece havada kalmıştı sözcük, sonrada paramparça olmuştu gidenin arkasından...

Buruşturup attı kağıdı...
Daha kaç cümleyi böyle buruşturup yere atacaktı kimbilir...

Oysa tüm o yazmaya çalıştıklarına rağmen gidişin sebebinin farkında değildi hala.

Bunca zaman duygu yüklemesi gereken tek cümle “Seni seviyorum”du...



Buradan dinleyemiyorsanız klib için sizi buraya alalım :)