Cuma, Mart 19

Sesli düşünüyorum...

O kadar iş varki bu aralar, neredeyse nefes alacak vakit bulamıyoruz. Çalışmayı severim ama bu kadarını değil. İş dediğin çokluktan kafa bulandırmamalı.

Eve pestil gibi gitmekten, işten çıkınca dünyaya boş gözlerle bakmaktan hoşlanmıyorum.

Yaptıkların sana enerji vermeli. eğer enerjinin tükendiğini hissediyorsan, ortada bir yanlışlık var demektir.

Eskiden bir işyerinin ömrü iki yıldır derdim. İlk yıl seni mutlu eder, sonraki 6 ay şikayetler başlar ve ikinci yılın ikinci yarısı artık işten çıkma çalışmaları başlar. Yaşım ilerledikçe bu süre 5 yıla çıktı... daha da ilerledikçe, “canım şimdi başka işyerinin havasına suyuna alışana kadar burada kalırım daha iyi” demeye başladım; “sigortamı bölmeye değmez, zaten ne kaldı şurda! Hem borçtu harçtı ödemelerdi... işten çıkarsam bir sürü şey aksar! Çıkacaksam bile yer ayarlamadan olmaz!”

Şimdilerde, aslında yaş ilerledikçe mutlu olmanın, huzurlu olmanın, yeni ve canlı bir enerjiyle çalışmanın daha önemli olduğunu düşünüyorum... bu en çok çocuğum için gerekli.

Eve stresli, sinirli, duygusuz, huzursuz, yorgun gittiğimde çocuğuma nasıl bir enerji bulaştırıyorum, düşünsenize...

Hem o sağlıklı bir birey olsun istiyorum, buna rağmen kendi sağlığım için herhangi bir düzeltme girişiminde bulunmuyorum...

Önce çarkın içine gömülmüşlük duygusundan arınmalıyım. Sonra ne yapabileceğimi daha doğrusu ne yapmak istediğimi bulmalıyım, sonra bir araştırma yapmalıyım, yapılabilirliği nedir, sonra da karar vermeliyim....

Bir çocuk olumsuzlukları dönüştürmeyi beceremeyen bir ebeveynle yaşarsa, ondan bir farkı kalmaz değil mi?

Ne demişler : “anasına bak, kızını al!”

Salı, Mart 16

istek

Rutine nasıl heyecan katmalı?

Yolunu bilsem bile nasıl yapılacağının,
vaktim olacak mı?

uffffff!

Yoruldum yine...

Cuma, Mart 5

Bir kadını öldürmek

Bölüm 2

Bir kadın tarafından doğurulmak zorunda mıydım?

Örneğin beni babam doğursaydı her şey farklı olabilirdi.

Eğer kadın olmasa bu dünya bizim için bir şey ifade eder miydi?

Para için, iktidar için, ahlak için savaşıp da ne yapacağız, kıçımıza mı sokacağız kazandıklarımızı?  Onları bir kadına sunamadıktan sonra ne anlamı kalır.

Sunamayanları gördük; ya delirdiler, ya önce filozof olup sonra delirdiler, ya da intihar ettiler.

Oysa kadın öyle mi?

Hayır! Çünkü o bu dünyanın malı. Dünya OYUNunun sahibi, sonsuzca sürebilmesinin garantisi.

Kadınla erkek arasındaki OYUN, acımasızca adaletsiz.

Çünkü bütün maçlar bizim için deplasmanda oynanıyor.

Dünya kadınların sahasıdır.

Ve bizi ne için doğuruyorlar sanıyorsunuz?

Doymaz iştahlarından. Gezegenin karnı doymuyor. Yolculuğa devam etmesi lazım. Nasıl olmuşsa olmuş kaynağından ayrı düşmüş bir kere. Onu biz erkekler besleyeceğiz!

Kanımızla, canımızla, terimizle, menimizle, saflığımızla sulayacağız toprağını. Yaşarken de akıtacağız içine, öldüğümüzde de yatacağız içine.

Böyle korkunç bir senaryoyu daha Hollywood bile bulamadı.

Eğer dünyayı seviyorsan, kadını da sev o zaman. Çünkü ikisi aynı şey.

Teslim ol ona, zevk al. Bunda yanlış bir şey yok.

Ama lütfen özgürlükten, büyük buluşlardan, büyük fikirlerden bahsedip de güldürme kadınları! Bari gülünç olma.

Kurtuluşu olmayan bir kapan varsa o da dünya illüzyonudur.

Asıl düzülen bizleriz çünkü.

Kadını sevmekle, ona sunaklar hazırlamakla ve onu dölleyerek, sonsuza kadar düzülüyoruz biz.

Amazon dönemi bitti diye içiniz ferahlamasın yani. Zaten öyle bişey hiç olmadı. Bu hikaye dünya oyununun ve onun tüm zamanlarının öyküsüdür.

Eğer dünyadaki tüm kadınları öldürsek, hatta hızımızı alamayıp tüm canlıların dişilerini öldürsek dahi değişen bişey olmaz. Çünkü dünyanın kendisi dişidir.

Kendi kapanına baş kaldıramazsın,  ancak mastürbasyon yaparsın.

Fakat aslında işler bundan çok daha karışık.


Diğer bölümler için tık tık

Salı, Mart 2

sorular


Miskinlik bulaşıcı mıdır?

Sen isteksizsen hayata karşı,
hayatta sana isteksizleşir mi?

hislerin beklemeye çekilmişse mola yerinde,
onlarla birlikte gelecek "heyecan"larda mola mı verir?

çoşku nerededir?
aranıpta bulunur mu?
yoksa beklenilen midir?

var olmak için mi yaşanır,
yaşamak için mi var olunur?

cevaplar için mi soru sorulur,
yoksa sorular için cevap mı bulunur?

bulduğun cevap mı seni tatmin eder,
yoksa seni tatmin edecek cevap mı bulunur?

ya hiç biriyse?

ne yapılır?