Bölüm 2
Bir kadın tarafından doğurulmak zorunda mıydım?
Örneğin beni babam doğursaydı her şey farklı olabilirdi.
Eğer kadın olmasa bu dünya bizim için bir şey ifade eder miydi?
Para için, iktidar için, ahlak için savaşıp da ne yapacağız, kıçımıza mı sokacağız kazandıklarımızı? Onları bir kadına sunamadıktan sonra ne anlamı kalır.
Sunamayanları gördük; ya delirdiler, ya önce filozof olup sonra delirdiler, ya da intihar ettiler.
Oysa kadın öyle mi?
Hayır! Çünkü o bu dünyanın malı. Dünya OYUNunun sahibi, sonsuzca sürebilmesinin garantisi.
Kadınla erkek arasındaki OYUN, acımasızca adaletsiz.
Çünkü bütün maçlar bizim için deplasmanda oynanıyor.
Dünya kadınların sahasıdır.
Ve bizi ne için doğuruyorlar sanıyorsunuz?
Doymaz iştahlarından. Gezegenin karnı doymuyor. Yolculuğa devam etmesi lazım. Nasıl olmuşsa olmuş kaynağından ayrı düşmüş bir kere. Onu biz erkekler besleyeceğiz!
Kanımızla, canımızla, terimizle, menimizle, saflığımızla sulayacağız toprağını. Yaşarken de akıtacağız içine, öldüğümüzde de yatacağız içine.
Böyle korkunç bir senaryoyu daha Hollywood bile bulamadı.
Eğer dünyayı seviyorsan, kadını da sev o zaman. Çünkü ikisi aynı şey.
Teslim ol ona, zevk al. Bunda yanlış bir şey yok.
Ama lütfen özgürlükten, büyük buluşlardan, büyük fikirlerden bahsedip de güldürme kadınları! Bari gülünç olma.
Kurtuluşu olmayan bir kapan varsa o da dünya illüzyonudur.
Asıl düzülen bizleriz çünkü.
Kadını sevmekle, ona sunaklar hazırlamakla ve onu dölleyerek, sonsuza kadar düzülüyoruz biz.
Amazon dönemi bitti diye içiniz ferahlamasın yani. Zaten öyle bişey hiç olmadı. Bu hikaye dünya oyununun ve onun tüm zamanlarının öyküsüdür.
Eğer dünyadaki tüm kadınları öldürsek, hatta hızımızı alamayıp tüm canlıların dişilerini öldürsek dahi değişen bişey olmaz. Çünkü dünyanın kendisi dişidir.
Kendi kapanına baş kaldıramazsın, ancak mastürbasyon yaparsın.
Fakat aslında işler bundan çok daha karışık.
Diğer bölümler için tık tık