Pazartesi, Ekim 21

Mürüvvet

Aslında bu bayram Karasu'ya hiç gitmeye niyetim yoktu... ama...

...ama... biz dayımı ikinci kez everdik, bayramın üçüncü günü...

İlk evliliğinde daha bebeydim sanırım, o yüzden ikinci evliliğine şahit olmak ilginç oldu benim için.

Ben dayıma küçükken "Adit" dermişim...
Hani "İsmail" ve "dayı"nın karışımı desem değil. Nasıl bir dil sürçmesiyse artık!

Annemler 7 kardeşler. 3 dayım, 3 teyzem var. Dayılarımın içinde Adit'imin yeri bende çok ayrı.

Dünyaya bakış açısı, hali, tavrı... ama özellikle gençlere ve çocuklara yaklaşımıyla ve büyük ihtimalle ilk görağrısı olmamdan sebep bana olan tavrıyla da tabii...

İlk evliliğinde onunla vakit geçirme şansım olmadı pek... Yengemden ötürü pek gidemezdim onlara. Pek hoşlanmazdı misafirden... Tek şansım onu Karasu'da görmek ya da onun İstanbul'a gelmesini beklemekti...

Ona olan sevgim kadar, özlemim de büyük anlayacağınız. 41 yaşında koca bir kadın olarak şimdi itiraf ediyorum ki; boşanmasına çok memnun olmuştum, bu duygumdan da utanmıyorum :)

Bu boşanma olayına sadece kendim için sevinmedim, yanlış anlaşılmasın ama içinde bencillikte var tabii... 35 yıllık dolu dolu bir özlemi giderme şansım doğmuştu artık :D

Neyse... yine konuyu uzattım :)

Mesele şu ki; bu dünyada kimseyi mutlu etmen mümkün değil. Dayımın ikinci evliliği ile ilgili kardeşler arasında memnuniyetsizlik söz konusu... Annem ve iki teyzem dışında... Büyük teyzem ve diğer iki dayımın pek hoşuna gitmedi durum...

Biri gelin adayımızın mezuniyet yılından memnun değil (dayım üniversite mezunu). Biri gelin adayımızın uzaktan akrabamızın eski eşi olmuş olmasından memnun değil (eşi öleli 13 yıl olmuş), biri tipini beğenmiyor, biri ıvırını, diğeri zıvırını...

Kimse bakmıyor ki; uzun zamandır süre giden dostlukları aşka dönmüş, birbirleri olmadan yapamaz, birbirlerini özler olmuşlar. Sevmişler kardeşim bu insanlar birbirlerini SEVMİŞLER!

Nikahları kıyılırken ikisinin de gözlerindeki pırıltıyı, etrafa yayılan heyecanlarını görmelerini isterdim. Ne yazık ki, bizden başka şahit olan olmadı... Uzun zamandır dayımı bu kadar içten gülerken görmemiştim...


Sevgili ADİTim... sen sadece sevmeye değil, sevmelere layıksın.
Umuyorum, diliyorum bu sefer gerçekten sevecek, sevilecek, mutlu olacaksın...
Gülen yüzün hiç solmasın... bir yastıkta kocayın inşallah...

Çarşamba, Ekim 9

Paris


Hani çok yüksek bir yerden aşağı bakarken, korkular yeşerir içinde.
Düşmekten değil, o boşluğun güzelliğine kapılmaktan korkarsın.
Sanki o menzile kendini bıraktığında hiç yere çakılmayacak gibi hissedersin.

Nereden mi biliyorum?

Düşüyorum ulan düşüyorum!

[Özgür Gümüşsoy // Kuş Misali]


Neredeyim ben?


Caro Emerald - Paris (Acoustic)


Perşembe, Ekim 3

Farkında bile olmadan...


Hayatın Provası Olmaz!


Kaçırdığımız sabahlara ciddi bir özür borçluyuz
beraber uyanmadığımız bütün sabahlar
bir şey eksikti vardı yeryüzünün haberi
yanımızda başka bedenler
aklımızda başka hayaller
ama aynı güneş aynı gökyüzü
ve sen büyürken kimselerin fark edemediği yerlerde
gözlerini anlamsızca dikerken en yükseklere
durmaksızın seni düşündüğümü söylemem doğru olmaz..

Ama günün başka kimselere anlamlı gelmeyen anlarında
bazen onu elli geçe mesela
bazen ikiye altı kala
çorabımın tekini ararken ya da
kaç yumurta kıracağımı düşünürken tavaya
mütemadiyen seni düşündüğümü söyleyebilirim.
Sevgilim denmez artık uzaktaki sevgiliye
sevgilim denmez çok ayıp ama sevdiğim diyebilirim
sevdiğim belli olmaz saçma sapan bir zamanda
bir çocuk gülüşünde ya da eski bir türk filminde
farkında bile olmadan aklına gelebilirim...