Perşembe, Kasım 24

Büyülü dünya

Şimdilerde eskisi kadar yapamasamda, bugüne kadar bir çok film seyrettim.

Bende yer etmiş filmler sayılıdır. Bunlardan biridir Aşkın Gücü. Başrolünde Robin Williams oynar. Gerçek aşkın öldükten sonra da devam ettiğine dikkat çeken bir filmdir ve öte dünyada sadece düşünce gücüyle yapamayacağız hiç bir şey olmadığının...

Keşke bu dünyada da düşünce gücümüzü kullanabilseydik. Kendimizi kötü hissettiğimiz anlarda etrafımızı güzelleştirip, o olumsuzlukları yok edebilseydik.

Mesela ben, tek bir el hareketimle önümde bir papatya tarlası oluşturabilseydim. Aralarına gelincikler serpiştirebilseydim. Salkım söğütler kondursaydım 3-5 tane. Saçlarımı belime kadar uzatıp, turuncuya çevirip, yanaklarıma çiller kondurabilseydim. Üzerimde de tülden beyaz bir elbise olsaydı rüzgarda uçuşan ve saçlarımda uçuşsaydı elbisemle birlikte. Huzurla, ağır ağır yürüseydim salkım söğütün gölgesine. Oturup orada, açık mavi gökyüzünün güzelliğini seyretseydim, hiç bir şey düşünmeden. Sadece anın güzelliğini çekseydim içime...




Güzel olmaz mıydı?

Çarşamba, Kasım 23

Söz uçar!

Bu aralar sesimi duyuramıyorum.

Söylediklerim kimsenin kulağına değmiyor.
Bir anlamları yok...
Bir önemleri yok...
Ne kelimelerimin,
ne de kelimelerimin bir araya getirdiği cümlelerimin...

Vakti zamanında da bu yüzden susmuştum.

 
Yine susuyorum!

Fotoğraf bana ait. Model de kardeşim...

Pazartesi, Kasım 14

Keyif!

Sabah iyi kalktım aslında. Keyfim yerinde. Üstüne giydiğim elbiseyi de yakıştırdım kendime. Buna bir makyaj lazım deyip, makyaj bile yaptım hem de...

Ama yollar... Her zaman keyifle götürmüyor seni gittiğin yere...

Yine dile getirmekte zorlanacağım. O yüzden bugün moralimi düzeltecek şeylerden bahsedeyim, olumsuzlukları görmezden geleyim...

Geçen hafta bir arkadaş, blog yazarlığımı (Tibet için açtığım blogtaki yazdıklarımı kastederek) bir şarkıya benzetti. Led Zeppelin - Stairway to Heaven!

Nesine benziyor yazdıklarım bu şarkının? diye sordum; Bu şarkıdaki gibi sakin, belirsiz ama gittikçe yükselen ivmesi ve muhteşem finali var... dedi.

Beni mutlu etmek için abarttığını düşündüğümü itiraf etmeliyim...
Görmemişin bir iltifatı olmuş, tutmuş buraya yazmış gibi olmasın diye bahsetmeme kararı almıştım ama her zaman böyle güzel iltifatlar alınmıyor bu hayatta...

Kayda geçsin, yönünü kötüye çeviren günüm, yine çark edip, güzel geçsin...



İyi haftalar hepinize...

Not: Yine kayda geçeyim; iş arkadaşım da çok güzel bir yüzük almış bana. Artık günüm iyi geçmesin de ne olsun, di mi ama?! :)

Cuma, Kasım 11

Mühim!

Kırılgan bir insanım ben. Hem kırılgan ve üstüne alıngan!

Aslına bakarsanız alınganlığın kendini birşey zannetmek olduğuna inananlardanım. Kendini fazla önemseyen insanlar yerli yersiz her şeye alınır, gücenir.

Eh işte... benim de arada bir kendimi bir şey zannedesim oluyor...

...geçer...

Perşembe, Kasım 3

Ağlamak

Ağlamak rahatlatır değil mi insanı?

Ben ağlamaya başladığım zaman, kolay kolay nokta koyamam.

İlk gözyaşım son sıkıntım için düşer...
Sonra süreç tersine işlemeye başlar...
Gözyaşları çoğalır geçmiş sıkıntılara doğru, daha da çağlar...
Ve artık neye ağladığımı unuturum...
Tek eylemim, tek isteğim ağlamak olur...

Ve bir kere ağlamaya başladım mı...
Bir süre olur olmaz herşeye gözlerim dolar...

Bak bunu yazarken bile doldu işte...


Hadi siz bu şarkıyı dinleyin, ben de gidip göz makyajımı hale yola sokayım...