Cuma, Kasım 30

Günaydın


Günaydın,
Saçları kıvır kıvır,
Kalbi kıpır kıpır,
Düşleri çıtır çıtır kız.
Bu güzel güz günü,
Güzel yüzünü güldürsün.
Günaydın...

Cuma, Kasım 16

Rüya




Boynumdan yukarısı bulutların üstünde...
Öyle havada asılı mıyım, bir yerde duruyor muyum bilmiyorum...

Eğilip; bir bulutların üstüne, bir bulutların altına bakıyorum...

Bulutların altı, bildiğin yaşam işte! ama üstü... cennet olmalı...

doğaüstü... tanımlanamaz, anlatılamaz...

oraya baktıkça öyle bir çoşku, öyle bir mutluluk doluyor ki içime...
taşıyor benden!

ve anlıyorum...

burası bu dünyada gelmeye çalıştığımız nokta, yer, durak... artık sen ne isim veriyorsan...

ve başlıyorum ağlamaya...
henüz bu yaşamımda oraya ulaşamayacağımı anladığımdan...

Tam bunları yazarken kulağımda çalan...

Not: Fotoğraf "What dreams may come" filminin en sevdiğim sahnesi.
Bu sahnede Annie, ölen eşinin ardından yarım bıraktığı resmi tamamlamaya çalışıyor. Eşi de bu esnada cennetten onu izliyor. Fakat Annie o kadar tükenmiştir ki; resmi tamamlamaktansa ağacı ağlatmayı tercih ediyor... Yazarken bile tüylerim diken diken oldu... Seyretmediyseniz, mutlaka ama mutlaka seyredin derim...

Çarşamba, Kasım 14

G...


Günlerden sabah buğusu,
Geçmiş salıdan kalan.
Gözlerimi açıyorum,
Geriniyorum ve
Göğüs geriyorum yeni güne.
Gök gürültüyle ağlıyor,
Gözlerini kaçırdığın güne.
Girift bir yalnızlık baş ucumda,
Gittiğin yerden gülümsemekte.
Garip, hem de çok garip.
Geldiğini görüyorum ya pencereden,
Gökler gözyaşlarını silmekte.

Burak Özgün

Salı, Kasım 13

Tekrar


- Anneee, çok çişim geldiii!!!

Poposunu attıra attıra tuvalete koşan oğlumun arkasından bakarken, tutamadım kendimi, koyverdim kahkahamı...
Onun bu hali hep güldürüyor beni. Zaten o da bunu bildiği için her seferinde aynı şekilde koşturuyor tuvalete, ben güleyim diye...

Beni güldürmek için...

Geçenlerde kurduğu bir cümle geliyor aklıma:
“Annecim, ben seni hiç kırar mıyım?”

Beni güldürmeye çalışan, beni kırmak istemeyen bir erkek var hayatımda!
Biliyorum kırmayacağını... isteyerek yapmayacağını...

Bak yine gülüyorum!...


Aşk işte!

Hep böyle başlar aslında aşk dediğin...
Önce her şeyi mükemmel gelir, sanırsın ki; onun gibisi yok...
Sonra yavaş yavaş onun da diğerleri gibi sıradan biri olduğunun farkına varırsın...
Daha sonra aslında ondan “daha”larının olduğunu görmeye başlar ve “Neden olmasın?” deyip, başkasına yönlendirirsin ilgini, sevgini...

Bundan sonrası artık şans işi...
İyi ki yapmışım!” demen de mümkün, “Eyvah! Ben ne yaptım?!” demen de...

Nereden geldi evlattan buraya şimdi konu dersen...

Senin için çocuğundan daha büyük aşk hiç olmayacak ama onun için bu saydıklarım yaşanmayacak mı zamanla???

Yaşam dediğin farklı zamanlarda, farklı kişilerle yaşanan tekrar aslında...

Perşembe, Kasım 1

Geçer bunlar!...


çok üzgünüm...
ama ben küsenin neden küstüğünü bilmek isterim.
varsa bir yanlışım tekrar etmemek adına.
oysaki genelde sessizce küsülür bana!
önce ses tonu buz kesilir,
sonra selam sabah...
öylece kalırım...
ne desem, ne sorsam boşlukta sallanır.
bana da arkamı dönüp gitmek kalır.