Çarşamba, Eylül 21

Yola devam...

1
 

Arkamdan lise çağlarında iki genç delikanlı yürüyor. Biri yanındakine birşeyler anlatıyor. O kadar yüksek sesle anlatıyor ki, duymamak, dinlememek mümkün değil.
-    “Yani sadece erkekler mi hediye alabilir, kızlar alamaz mı?” diye sordu abi, “Alamaz tabii, o erkek işi!” dedim. “O zaman ayrılalım, ben böyle şeylere gelemem!” dedi. “Ben de bu yüzden mi ayrılacağız, olmaz öyle şey!” dedim ona, o da “madem öyle seç bunlardan birini” dedi. Ben de dedim ki.........................

“Kime neyi ispatlamaya çalışıyor bu bücür?” diyor içimdeki.
“Kimbilir onun içindeki ona neler söylüyor. Zamanla büyüyecek. Büyüyecekler. Büyüdükçe birbirlerini daha iyi anlayacaklar.” diyorum.
“.... Yoksa beni beğenmiyor musun?” diye soruyor içimdeki.
“Olur mu hiç öyle şey? Biz birlikte büyüdük. Sen bensin, ben de sen.” diyorum.
Gülümsüyor....
....Sonra sessizce yola devam ediyoruz....


2

Metrobüste nasılsa oturacak yer bulmuşum. Yanımdaki çiftin erkek olanı dişi olanı durmadan öpüyor. Kız bir yerlere tutunma derdinde. O bir yerlere tutunmaya çalıştıkça erkek kişi kızın ellerini kendi beline sarıyor. Kız tutunmaya çalışıyor, o kızın ellerini beline sarıyor... Aradan geçen kısa bir süre sonra “Nasılda sarılıyorsun bana, aynı çocuk gibi!” diyor kıza ve öpmeye devam ediyor...............

“Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?” diyor içimdeki.
“Her çiçek kendi dalında güzel!” diyorum.
“Ne alaka?” diye soruyor içimdeki.
“Bilmem, aklıma bu geldi, bunu söyledim.” diyorum.
Susuyor...
....Sonra sessizce yola devam ediyoruz....


3

Eşim pastaneye girmiş, ben arabada onu bekliyorum. Bir anne, biri bebek arabasında 3 çocuğuyla karşıdan karşıya geçmeye çalışıyor. Çocuklardan biri bir iki adım öne doğru seyirtiyor. Anne “Nereye gidiyorsun, çabuk gel buraya!” diyerek çocuğun kafasına sert bir şaplak indiriyor..................

Zor zaptediyorum içimdekini.
O anda aklıma çok eskilerden, karısını döven üst kat komşumuz geliyor.
“Güzel şeyler düşün, cinnet geçirmek üzereyim!” diyor içimdeki.
Ben cevap veremeden eşim geliyor.
“İki tane de açma aldım, Tibet çok sever!” diyor.
 “Ohh! İçim ısındı.” diyor içimdeki.
“Benim de.” diyorum.
Gülümsüyoruz...
....Sonra sessizce yola devam ediyoruz...
.

Fotoğraflar bana ait...

7 yorum:

  1. metrobüs olayına gerçekten şaşırdım yani :))

    YanıtlaSil
  2. O lisesi genç büyüyecekler ama gerçekten çok büyüyecekler hatta yahu bız ne zaman bu kadar büyüdük ya da neden bu kadar büyüdük dedikleri vakte gelecekler bu düşüncelerine kendileri bile şaşıracaklar.Yahuu onlar gerçekten biz miydik diyecekler tabii vizyonlarını genişletebilirse,yeniliğe, gelişime açıklarsa...

    YanıtlaSil
  3. bu nasıl bir yazıydı??çok beğendim.özelliklede içindeki sese...
    içindeki ses zaten hep insanı dürter.
    ama şu şaplakçı anneyede bravo yani başka yolu yokmuymuş bunun.sanırım iletişimi bu şeklide kuruyor maşallah maşallah.
    delikanlıysa çok hızlıymış yuh yani.eskiden bizler böyle şeylerden korkardık şimdi ise....
    :)))

    YanıtlaSil
  4. İç ses iyi yazmış bugün :)

    YanıtlaSil
  5. Elif ilginç bir çiftti. Kız mutlu muydu değil miydi çok merak ettim :)

    Aylacım, umarım genişletebilirler. ben çok umutluyum bu konuda ;)

    Zoldom, teşekkür ederim :) anne için diyecek sözüm yok. arabanın camında üzerine uçasım geldi. sanırım yaşadıklarını yaşatıyordu çocuklarına...

    Sirukuzu bey, teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
  6. içindeki ses hiçbir zaman susmasın!

    YanıtlaSil