Beraber içtikleri ilk biradan bu yana 8 ay geçmişti. İlişkileri hızla
ilerlemiş, çabucak evlenmeye karar vermiş, nikah gününü almışlardı bile.
Üstelik Med ve Cezir’den önceydi tarihleri!
Bu 8 aylık dönemde, Doruk’la birlikte hayatında ne çok şey değişmişti. Med’de söylüyordu sık sık. Ne kadar olumlu bir insana dönüştüğünü, mutluluğunu çevresine de bulaştırdığını. “Senin yanında artık hüzünlü olmak imkansız! Bazen hevesimi kursağımda bırakıyorsun!” demişti en son sohbetlerinde.
Sadece duygusal fırtınalarını dindirmekle kalmamış, ertelediklerini de hayata geçirmeye karar vermişti. Çok isteyipte başlayamadığı romanına başlamıştı nihayet. Akşamlarını Doruk’un yanında, babasından kalma daktiloda, romanını yazarak geçiriyordu ve tabi ki gecelerini de onun kollarında.
Biliyordu... Bu sefer gerçekten aşıktı. Her zaman söylediği gibi “bu sefer farklı”dan da farklıydı. Tarifi imkansız bir emin oluştu. Sanki aynadan yansıyan hem kendisiydi, hem kendisini tamamlayan... Eksik parçasıydı karşısındaki.
Bu 8 aylık dönemde, Doruk’la birlikte hayatında ne çok şey değişmişti. Med’de söylüyordu sık sık. Ne kadar olumlu bir insana dönüştüğünü, mutluluğunu çevresine de bulaştırdığını. “Senin yanında artık hüzünlü olmak imkansız! Bazen hevesimi kursağımda bırakıyorsun!” demişti en son sohbetlerinde.
Sadece duygusal fırtınalarını dindirmekle kalmamış, ertelediklerini de hayata geçirmeye karar vermişti. Çok isteyipte başlayamadığı romanına başlamıştı nihayet. Akşamlarını Doruk’un yanında, babasından kalma daktiloda, romanını yazarak geçiriyordu ve tabi ki gecelerini de onun kollarında.
Biliyordu... Bu sefer gerçekten aşıktı. Her zaman söylediği gibi “bu sefer farklı”dan da farklıydı. Tarifi imkansız bir emin oluştu. Sanki aynadan yansıyan hem kendisiydi, hem kendisini tamamlayan... Eksik parçasıydı karşısındaki.
Korkuyordu, bu sefer kaybetmekten korkuyordu! Emin olmasının belki de en büyük sebebiydi bu korku...
İşyerinde akşam olmasını sabırsızlıkla bekliyor, eve dönüşünü mümkün olduğunca hızlandırıyor, ondan önce geldiyse muhakkak yemek hazırlıyordu. Emeğiyle mutlu etmek istiyordu onu. Şimdiye kadar hiç istememişti halbuki... Masayı kırmızı renklerle donatıyor, mumlar yakıyor, gözleri gözlerine kitlensin diye göz makyajını koyu yapıyor, saçlarını kabartıyor, onu seksi bulması için dekoltesi olan kıyafetler seçiyordu. Hep beğensin istiyordu kendisini. Şimdiye kadar hiç istememişti halbuki...
Evet, biliyordu...
Bu sefer gerçekten AŞK’tı yaşadığı...
Şükretti Allah’a. İlk defa. Hayatı boyunca ilk defa Doruk’u karşısına çıkardığı için şükretti...
Koltuğun üzerinde uyukalmış sevgilisini izledi uzun uzun ve romanına devam etti...
Hikayenin önceki bölümleri için tık tık...
Fotoğraf bana ait...
okudum ama anlamadım çünkü kafam abanoz ağacı gibi. birdahakine okuyayım en iyisi gideyim ben sonra geleyim.
YanıtlaSilbu kafayla okumaya çalışman bile yeterli benim için :)
YanıtlaSil